Ben Serberus’um. Feo dünyasının en karanlık köşesi olan Kızıl Cehennem Geçidi’nin bekçisiyim. Üç başım, üç farklı varlığı temsil eder: Ateş, Gölge ve Fırtına. Ben bu toprakların kalbinden doğdum; toprağı kıran çatlaklardan sızan lanetli büyülerle şekillendim. Beni yaratmadılar, beni keşfettiler. Ve o gün bu gündür, yalnızca görevim için yaşarım.
Bir zamanlar bu geçit, güçlü savaşçıların ve gezginlerin kullandığı güvenli bir yoldu. Ancak Feo’nun halkları arasında savaşlar patlak verdiğinde, Cehennem Geçidi bir savaş alanına dönüştü. Magmarlar ve İnsanlar burada büyülerle yerin ruhunu deldi, ta ki derinliklerden ben çıkana kadar. O andan itibaren bu geçit, hiçbir ölümlü için güvenli olmadı. O gün bu gündür, nöbetime Gondi Boğazı bölgesinde görevime devam ederim.
Geceleri ateş gibi parlarım, etrafımdaki dağları birer fener gibi aydınlatırım. Gölge başımın yaydığı karanlık, en cesur savaşçıların bile kalbine korku salar. Fırtına başım ise rüzgarları çağırır; gelenler nefes alamaz hale gelir. Ben sadece burayı koruyorum, kimseyi takip etmiyorum. Ama insanlar beni bir canavar olarak görüyor, zenginlik veya güç arayışıyla bana saldırıyorlar. Oysa onların bilmediği bir şey var: Ben saldırmam, sadece yanıt veririm.
Bugün yine savaşçıların kokusunu alıyorum. Onlar için bu, bir av. Benim içinse sadece görev. Gölge başım fısıldıyor, ateş başım ise sabırsızlanıyor. Fırtına başım onları sınamak istiyor. İlk darbe onlar tarafından gelir; kılıçlarının sertliğini hissederim. Ancak ben taş değilim, kemik değilim. Ben Feo dünyasının özüyüm; onların silahlarının dokunamayacağı kadar kadim bir varlık. İlk başta geri çekilirim, oyunu izlemek isterim. Ama onların gözlerinde korkunun yerini hırs alır.
Bir zamanlar ateşle mühürlenmiş büyülü taşları koruduğumu hatırlıyorum. İnsanlar ve Magmarlar, o taşların gücüne ulaşırsa Feo’yu tamamen yok edeceklerini bilmiyorlar. Görevim sadece bu sırları korumaktır. Beni öldürmek onların zaferi olmayacak; bu sadece onların felaketi olacak.
Sonunda bir savaşçı diz çöküyor. Gözlerindeki ifadeyi tanıyorum; korkudan çok anlayış var. Belki de bu, nadir görülen bir bilgeliktir. Ateş başım hafifçe geri çekilir, gölge başım karanlığı azaltır. Onlara bir kez yol verebilirim, ama bu bir lütuf değil; sadece bir uyarıdır!