Giriş
  Şifremi Unuttum

İlk defa mı buradasınız? Hemen kaydolun!

Kaydol

Parola Hatırlatma
Hata
Hata


Terk Edilmiş Dünya

Tanrının Nefreti: Feo İstilası I.

Автор:  _-Rahmaninoff-_ [6] 
16 марта 2024 09:53
Gurraldiy Korr alev turuncusundan kırbacı anımsatadan kollarını açık denizde şiddetle vuruyor, Balraga, kalesinin kanla kaplı kapısını sürekli kontrol ediyor, topuzunu sürekli yere vurarak Feo Dünyası'nın göreceği en dehşet verici günlerden birisinin heyecanını GrandFort Dolayı'nın sokaklarında haber ediyordu, bu gün o gün müydü? Tanrıça Aladeya, ilk defa yaşam sunağını doğanın özüyle doldurmamış, cıvıldayan kuşlar o gün yuvalarından çıkmamıştı. Feo dünyasında normal bir gün olmadığı aşikârdı.



Ogriy ve Hayir kıtalarındaki manastırlarının kıyılarına vuran dalgalar gelecek olan felaketin habercisiydi, garipliğin hem Pimena, hem de Samuil farkındaydı, her gün yüzlerce içtima alan muhafızlar, maceralarına hazırlık yapan maceracı savaşçılar, gemilerine tedarik hazırlayan gemi kaptanları, kırlarda grupça cirit atan cin köpeği sürüleri, tüm hepsi nerelerdeydi? Hiç kimseler yoktu ve her iki kıtada da beyazımsı bulutların yerini, rengini kömür siyahına çalan kanlı kaos gününü anımsatan bulutlar doldurmuştu.



Samuil, manastırın yosun tutmuş odun kapısına dokunup son kez gökyüzüne bakarak yutkundu ve içeri girdi. Kendi ardından manastırın kapısını kapatmasıyla, içerideki dua eden rahip ve rahibelerin seslerinin kesilmesi bir oldu. Samuil hiç bir şeyin normal olmadığının artık tamamen farkındaydı. Panikleyen adımlarıyla odasına koşarken, korku dolu zihninin içinden aklına gelen tüm dualarını ediyordu...



Hayir kıtasında da durum farksızdı. Ölülerin ve Lanetlilerin Tanrısının buyruğu altında olan Karabüyücü İblis ritüelini tamamlamak üzere hazırlıklarını bitirmiş, intikam günü gelmiş çatmıştı, Feo'nun karanlık beş bin yılı, Dağ Kenarındaki mağarada lanet haykıran iblisler, kendilerinin önderleri ve Karabüyücü tarafınca gerçekleştirilecekti, gün yüzü geceye dönüyordu.



Samuil alelacele çantasının gizli bölmesindeki eskimiş parşömeni çıkardı, kendisini içerisindeki malikaneden Hayir kıtasındaki malikaneye ışınlayabilecek olan bu parşömene güvenci tamdı fakat bunu kullanmaktan çekiniyor, tapınakta ve malikanede sadece kendisinin kalmasının verdiği korku tüm vücudunu sarmalamıştı, orayı öylece bırakıp gidebilecek miydi? Aklında cevaplanmayı bekleyen onlarca soru varken manastırın kapısının altından Kral Magiş'in ölüm yeşili sisini andıran bir hava bulutu belirmeye başlamış, vaktinin kalmadığını kendisi de anlamıştı. Bu sis Kral Magiş'in kendisine ait idi, manastırın eski kapısı Kral Magiş'in öfke dolu tekmesi darbesiyle un ufak olmuş, mezarlarından çıkan nefret dolu ruh barındıran ölüler, karanlık bir zehir perdesi gibi içeriye nüfus eden yeşil sisin ardından akın etmeye başlamışlardı. Magiş'in taarruz çağrısı tüm ormanda yankılanıyordu, ilk hedefleri büyülerin nüfus edemediği Hekim Samuil ve Keşiş Pimena'dan başkası değildi.



Ölülerin ve Lanetlilerin Tanrısı, kitaplarda ismi bolca anılan "Karanlık Beş Bin Yıl" olayını gerçekleştiriyordu, onu yüz yıllarca yaptığı hazırlıklar, uğruna feda edilmiş armağanlar artık onu emeline kavuşturacaktı.



Forum Girişi
  Şifremi Unuttum

İlk defa mı buradasınız? Hemen kaydolun!

Kaydol

Parola Hatırlatma
Hata
Hata